Lady MarCom*
Korona vakasının açıklanmasının ardından 13 Mart itibariyle evden çalışma düzenine geçildi şirketimizde. Ben işe gidip gelmeyi ve ofis disiplinini (kendi disiplinim☺) seviyorum. Evden çalışma bu disiplinimi sarstığı gibi, baharın da yaklaşmış olması benim adıma işten eve gelirken açık havada yürüme planlarımın yok olması anlamına geldi. Hareketsiz olma fikri beni çok rahatsız etti.
Bunun bana psikolojik olarak zarar vermemesi için iş rutinimi devam ettirme kararı aldım. Aynı saatte uyanma, kahvaltımı işe başlamadan tamamlama ve mesai başlangıcında da ekranın karşısında olma kararı aldım ve uyguluyorum. Mola saatlerimde yemek yapıyorum, öğle yemeği saatinde yemeğimi yiyorum, mesai bitince 1 saat spor yapıyorum (artık evde olduğu kadar). Ve en önemlisi her sabah kilo aldım mı diye tartılıyorum ☺. (Okuyucuya not: Henüz almadım☺)
Benim yürüttüğüm bazı çalışmalar yurtdışındaki merkezin de kararı ile gerçekleşmiyor. Bu sebeple ne yazık iş yoğunluğumda bir azalma oluştu. 24 yıllık bir çalışan ve uzun süre işsizlik yaşamış biri olarak bu beni rahatsız ediyordu geçen cumaya kadar. Çünkü iş yoksa elemana da ihtiyaç yoktur, son giren ilk çıkar…
Korona günlerinde işte en büyük kâbusum işsiz kalma fikri oldu. Pek çok çalışan gibi… Yöneticimin her telefon edişinde bir yürek hoplaması yaşadım. Daha yeni olduğum ve fazla da insan tanımadığım için içeriden bilgi alma şansım da olmuyordu. Üç haftanın sonunda geçen gün yöneticim aradı. Devletin sunduğu tedbirlerden birini ben ve diğer ekip arkadaşlarım için kullanacaklarını bildirdi. Hazirana kadar bizler için “kısa süreli çalışma ödeneği”nden yararlanacaklardı. Bunun benim için anlamı üç ay daha işsiz kalmayacaktım. Üç ayın sonuna kadar da maddi durumumu organize etme, belki yeni başvurular yaparak bir B planı oluşturma şansım olacaktı. Bu üç ayın sonunda ne olacağını ne yöneticim ne de şirket bilmiyor aslında. Belki maaşlardan belli oranda azaltma olabilir, çıkarma yaşanmaması için. Bilmiyoruz… Ama bu belirsizlik sinir bozucu kabul etmeliyim ki.
İşlerimdeki azalmayı da kendimce telafi etmeye çalışıyorum. Ücretsiz açılan online kursları takip ediyorum. Özellikle Koç Akademi’yi. Udemy beklediğim bir eğitimde indirim yaptı. Onu satın alacağım. Bir tane de Coursera’da eğitim gözüme kestirdim. Bunun dışında yeni çıkan iş kitapları aldım. Her gün mutlaka belirli bir süremi onlara ayırıyorum. Bir süre de elimde uzun süredir sürünen kitaplara ayırıyorum.
Elektrik, su, doğalgaz ve gıda giderlerim görünür şekilde arttı. Ama yapacak bir şey yok ☹ Neyse ki havalar ısınıyor. Ama görünen o ki D vitamini takviyesi almaya devam edeceğiz bir süre daha…
*Müstear isim kullanılmıştır