İşyeri yalnızlığı gerçek bir problem. Haftanın 45 saati izole edilmiş hissediyorum – Bir Çalışan

lonliness

İşyerinde yalnızlığınızla yüzleşmeye hazır mısınız?

Her zamanki gibi bir sabahtı. Yedide kalktım, çocuklara kahvaltı yaptırdım ve okula gönderme telaşına girdim. Onlar okula gittikten sonra işe gitmek için hazırlanmaya başladım. Ama aslında gitmedim. Yatağa geri döndüm ve bir saat daha tavana gözlerimi dikerek uzandım.

Zeki, eğlenceli, kafa dengi insanlarla dolu, büyük bir firmada çalışıyorum. İşyerinde  beş para etmez insanların da olduğundan eminim, zaten her yerde böyle insanlar yok mu? Ben nedense onlarla hiç karşılaşmadım. Şimdiye kadar konusu tümüyle beni heyecanlandıran bir alanda çalışma ayrıcalığına sahip oldum ve boş zamanımın önemli bir kısmını bu konu hakkında bir şeyler öğrenmeye ve  konuşmaya harcadım. İşim 25 yıl önce üniversiteyi bitirdiğimde vaatkâr ve umut vericiydi. Peki bu sabah neden yatağa geri döndüm?

Döndüm çünkü işte kendimi yalnız hissediyorum. Bir saat boyunca tavana bakmamın sebebi bununla olabildiğince yüzleşmekti. Şu anki iş arkadaşlarımla farklı jenerasyonlardanız ve ben onların müdürüyüm. Benim dertlerimi dinlemek istemiyorlar, iş çıkışı buluşmalarında utandırıcı, bağlama çeken yaşlı birinin kendilerini rahat hissettirmeyeceğini düşünüyorlar. Ben aslında utangaç ve içine kapanık biriyim (bu beni gündelik hayatta tanıyıp tatavacı ve iddialı bilenlere süpriz olabilir ama içine kapanık olmak için saksı olmak gerekmez). Bu yüzden, kendi iyiliğime olduğunu bilsem bile yeni insanlarla ilişki kurmak için uğraşmayı düşünmek beni korkuyla ürpertir.

Sonuç; iş yerinde tamamiyle yalnız kalmış hissediyorum. Ayakta olduğum zamanın büyük çoğunluğunu geçirdiğim işyerimde dönüp korkularımı paylaşacağım, üst tabakadan yakınacağım ya da evde olup bitenden dem vurabileceğim hiç kimse yok. Ama bu kimin umrunda ki zaten? Hoşuma giden bir iş için maaş alıyorum ve sabahları bir saat kaytarabiliyorum. Biraz erkek olmalıyım, mızıldanmamalıyım değil mi? Evsizlere, sokakta çöpleri süpürenlere ya da durumunun sıkıntısız olduğu besbelli olan insanların mutsuz olduklarını söylemeye cüret ettiklerinde gündeme getirilen diğer paravan figürlere benzemiyor durumum.

Her şey bir yana, o kadar da basit değil. İş yeri yalnızlığı gittikçe daha fazla dile getirilen ama bizim hakkında konuşmak istemediğimiz gerçek bir problem. Kim kendini küçümseyen gözler önünde yalnızlığını iş arkadaşlarıyla paylaşır ki?

“Haftanın 45 ya da 50 saati izole edilmiş hissediyorum”

2011’de Kaliforniya Devlet Üniversitesi ve Wharton İşletme Bölümü’nden hocalar yaptıkları akademik çalışmada iş yeri yalnızlığının neden önemli olduğunu açıkladılar. 672 çalışanla yapılmış bu araştırmada Hakan Özçelik ve Sigal Barsade iş yerinde yalnızlığın çalışan performansı üzerinde ciddi etkisi olduğu sonucuna vardılar. Bu performans hem doğrudan üstlenilen görevlerde hem de ekip üyesi olarak yapılan işlerde diğer çalışanlar ve çalışanın üstleri tarafından değerlendirilen etkinlik üzerinden ölçülmüş. Yalnız olduğunu kabul etmek herşeyi daha kötü yapar çünkü diğerlerinin şefkatsiz olduğu bilgisi “onların seninle olan ilişkisinin genel niteliği hakkında daha kesin ve negatif ipuçları verecektir”. Ve bu onları daha da yalnız yapar.

Gallup araştırma firması işverenlere çalışanların iş yerine ne kadar bağlı olduklarını ölçecek 12 soru önerir. Bu sorulardan biri “İş yerinde yakın arkadaşın var mı?”. Cornell Üniversitesinden Steven Miranda’nın 2014’te Fortune dergisinde söylediği gibi bu firmanın performansını yakından ilgilendiriyor. Arkadaşsız, yani iş yeri ile sosyal bir bağ hissetmeden çalışanlar “isteğe bağlı çaba” sarfetmiyor, yani işçiler kendilerini biraz olsun katılmcı olmaya itecek ufak fazladan çalışmalara yeltenmiyorlar. “Ne zaman ofise girseniz ya “işte geldim, bir sürü şey yapacağım” diye düşünürsünüz ya da “ne zaman saat 6 olacak” diye, diyor Miranda, Fortune dergisine. “Paramın en son kuruşuna iddiaya girerim ki iş yerinde yalnız hisseden insanlar, destek hisseden ya da yalnız hissetmeyen çalışandan çok daha az isteğe bağlı çaba sarfedecektir”.

Peki, iş ortamında yalnızlık ne kadar yaygın? Ağustos 2014’te yapılan bir araştırmaya göre insanların %42’sinin iş yerinde yakın bir arkadaşı yok. Bu araştırma, söz konusu insanların hepsinin yalnız olduğunu göstermese de, çok büyük bir kısmının yalnız olduğunu söyleyebiliriz. Aynı çalışmadan elde edilen bulgulara göre, iş arkadaşlarımızla bir günde kurduğumuz iletişim (%62) çocuklarımızla olan iletişimimize (%64) çok yakın, ki bu iş yerindeki her durumun tüm hayatımıza olan etkisinin ne derece büyük olduğunun bir kanıtı olarak kabul edilebilir.

Kendi özelimde konuşacak olursam, iş yerinde, biraz sohbet ettiğim ilk andan itibaren kendimi yakın hissettiğim iki arkadaşım vardı. İlki ‘ofis ortaklığı’ görevini tamamıyla yerine getiren öğle arası arkadaşımdı, diğeri ise iş sonrası arkadaşım. Fark ettiğim kadarıyla ikisi de işte mutluluğum açısından çok önemliymiş. Şu an, bahsettiğim iki arkadaşım da işten ayrılmakla kalmayıp başka bir şehre taşındılar. Artık öğle aralarında kafeteryada yalnız oturup gazete okuyor ve iş çıkışında hiçbir zaman bara gitmiyorum. Birlikte çalıştığım insanlardan yakın arkadaşım diye tanımladıklarım var; fakat onlar ya müşteri ya da diğer kuruluşlarda irtibat kurduğum kişiler; yani hiçbiriyle aynı yerde çalışmıyorum. Onlarla iletişim kurmak beni memnun ediyor; fakat bu iletişim benim günlük hayatımın bir parçası olamıyor. Haftanın 45-50 saati izole edilmiş hissediyorum.

İnsan kaynakları uzmanları işverenlerin bununla başa çıkması gerektiğini söylüyorlar. İşvrenler destek sistemleri kurmalı, “çalışan destek programları” yürütmeliler, “iş hayatı ve sosyal etkinlikler arasındaki dengeyi gözeterek çalışanların ilgilerini yüksek tutacak bir eğlence kültürü yaratmalılar”. Kesintiler ve esnek çalışma çağında bunu yapmak zor elbette. Ve bir de tabii ki korkutucu  “zorunlu eğlence” ihtimalini besliyor.

Tavsiye veren köşe yazarları biraz girişken olmayı önererek, utangaçların “istemeseler de ilgisiz ve soğuk kişiler olarak görüldüklerini … kendi rahatsızlıklarına odaklanmak yerine karşılarındaki kişiyi rahatlatmak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini” ifade ediyorlar. Doğrudur, çünkü bu biz içine kapanıkların hiç aklına gelmemişti. Belki de en uygun durumlar haricinde böyle davranmak bizim için nerdeyse imkansızdı. Konuyla ilgili bir uzman en sosyopatlar hariç herkesin yaptığı bir şey değil de sanki bir ilişki yapımcısıymış gibi, her sabah bir “merhaba” ile buzları eritme tavsiyesinde bulunuyor.

Sanırım şimdilik iş yerinde yalnız olmayı kabulleneceğim. Girişken bir insan olmayı çok isterdim fakat değilim. Keşke kendimden 10-15 yaş daha genç insanlarla şakalaşabilsem, iletişim kurabilsem; fakat hayatlarımız çok farklı noktalara evrildi. İyi anlaşabileceğim birinin çalıştığım şirkette işe başlayacağı anı bekliyorum. Tek bir insan bile yeterli, fakat şu an yok ve ben bunun yoksunluğunu hissediyorum.
The Guardian, Şubat 2016

Bu yazı Plaza Eylem Platformu tarafından kolektif olarak çevrilmiştir. Yazının orjinalini okumak için tıklayınız.

Kolektif çevirilere katkıda bulunmak isterseniz ya da deneyimlerinizi yüzyüze veya yazı ile paylaşmak isterseniz lütfen bize ulaşın.

Bir cevap yazın